DALGALARA YAZILMIŞ ŞİİRLER

Sisi kaldırmak için herhangi bir dörtgene dokun:

KEŞİF

bir gün
O'nunla tanışacaksın,
işte o gün anlayacaksın
evrenin seni
neden bu kadar
beklettiğini

2024

BEKLEYEN

Gelmeyen beklenir,
beklenen hiç gelmez,
hiç beklenmeyen geliverir.

BEYAZ

Güvercinler bulutlara koşarken
Kar tanelerini okşuyor papatyalar.

Sen güneşsiz bile parlarken bembeyaz
Kış gibi görünüyorsun ama her yerin yaz.

2022

SIFIR

kötü biri değildi, kızmazdı
ama ne akıl verirdi, ne de iyi biri'ydi
zarar vermez, görmez ya da dinlemezdi
çünkü varlığı ile yokluğu bir'di

İSTANBUL

eski bir hikâyeymiş İstanbul
zaman durmuş köprülerinde
denizlerine dökülmüş sevgiler

eski bir hikâyeymiş İstanbul
harfleri silinmiş, sonu eksilmiş
okumuşlar ama bitirmemişler

eski bir hikâyeymiş İstanbul,
bulutlarına saklanmış bilmeceler,
hâlâ içindeymiş sevmiş
ve bir zamanlar sevilmişler

TUTULMA

bir şey diyecektim,
iki şey söyledim.
bir, iki derken üç oldu
anlatması güç oldu.

YAĞMURUN GÖZLERİ

yağmurun gözlerine baktım,
ağladıkça yeryüzüne aktım.

düşerken kendimle yarıştım,
sonunda sonsuza karıştım.

küçük bir kayık yaptım,
dalgalı denizlere sattım.

rüzgârın oyununa kandım,
sahilde çukurlar kazdım.

bütün bulutları yaktım,
yağmurun gözlerine baktım.

BİR EDEN

Ben ile sen bir kenarda
Sen, benin yansıması
Sanrısı arasında tanrının
Bir benden iki bedenden

KAĞIT KESİĞİ

Defterlerden ordu kurdu
çiçeğin gülüşü
böceğin yürüyüşü

Sayfalara doldu
ağacın yaprakları,
akken
yemyeşil oldu

Mevsimler geçti,
yeniden seçti
rüzgar yönünü

Kokusu kapağa sindi
solmuş çiçeklerin,
korkmuş böcekler
dibe indi

Zamansız bir sonbaharla
sararan tenimde
kanayan bir kağıt kesiği

CÜMLE

Bir cümle kurdum,
yüklemi değil
öznesi devrilmiş;

sözde yüklemler
yükledim
devrik öznesine,

virgülle bağladılar tümlecini
yazık oldu;
okunmadan
silik bir noktaya dokundu.

BOYUNDAN BÜYÜK

bir yerde
bir söz söyledim.
çoğaldı beynimde,
kulaklarımdan taştı.

bir idi bin oldu,
dört yanımı doldurdu.
başkalaştı, yolundan şaştı,
bir gün boyunu aştı.

SÖYLESEN

tutuşsun kelimeler yanmadan,
üşürken ayaklarımız
ıslak bir sokakta

ikimizin bildiği, sır olmaktan çıkarmış,
boşver, tek kişiyiz dedim yağmurlara
sen, ılıt kulağımı şarkılarınla

dinledikçe alevlenirse gözlerim,
umursama,
sen söyle bir kez,
bir kez daha

MATEMATİK

Kelime çarpı kelime
eşittir
karmaşık kelime.

KIZ

kızamıyorum
mavi gözlerine,
sana kızmak
haksızlık olur

kızamıyorum
sarı saçlarına,
sana kızmak
akılsızlık olur

kızamıyorum anlasana
kurmacasın çünkü
sana kızmak
kendime kızmak olur

KIRGINLIK

yine koyu bir akşam,
açmıştı yediklerim dilimi.
lüzumu var mıydı onca
gürültünün, şamatanın.

ne vardı yemişsem,
birkaç fazladan karpuz dilimi.
vakti miydi o kadar
kokunun, tatsızlığın.

saat on ikiye gelirken,
dayanamadım, kapandım tuvalete.
belki halimden anlar diye
içimi döktüm klozete.

DOĞUM

büy
büyü
büyüy
büyüyo
yaşlanı
yaşlanıy
yaşlanıyo
ölüyorum

KAYIP I

seçmek zorundasın
çünkü zordur seçmeler,
seçtin mi kaybolursun
sen bir,
seçenekler birer birer.

KAYIP II

seçmek zorundasın
çünkü sendir seçmeler,
seçmezsen kaybolursun
sen bir,
gelecekler birer birer.

AFORİZMALAR

Sisi kaldırmak için herhangi bir dörtgene dokun:

Bağımlılık, özgürlüğünü kaybetme özgürlüğüdür.

Aşk insanın güneşsiz günde gölgesi gibidir. Güneşsizliğe rağmen var olur ve yakalanmak için parlayıp durur. Kişi koştukça yaklaşır sanır fakat aradaki mesafe hep aynıdır çünkü aşkı kaçıran da kovalayan da kişinin kendisidir.  

Eksik olmadığını hissetmek eksikliktir.

Tanrı, insanın yaşamak için muhtaç olduğu öğrenme arzusudur ve insan onu her kullanışında ona bir adım daha yaklaşır.   

Bir işte en iyi olmak, kılavuz fakat kılavuzsuz olmak demektir.

Bir amaç edinmek amacıyla paradoksa düştüm.

Özgür olmadığımızı keşfetmek için 'özgür' bırakıldık. 'Özgürlük' düşüncesi kendi kendini tüketiyor.

His, tanımlanmadan bilinendir.

Güzel şiir, okuyanda yazma isteği uyandırandır.

Fark edemediğini fark etmek, fark etmektir.

En güzel şiirler, şiiri hak etmeyenlere yazılanlardır.

Sevdiğini yapabilir, yapabildiğini sever insan. 

Varlıklının yoksuldan en büyük farkı, hayatı daha büyük sayılarla oynamasıdır. 

Gelecek eninde sonunda gelecek sonra bir kez gidecek, bir daha da gelmeyecek. 

Herkes olmak, en az hiç kimse olmamak kadar zordur.

İnsan, doğası gereği hep yalnızdır; bazen yalnızlığını başkalarıyla paylaşarak yalnızlığından kurtulduğunu sanır fakat bu aldanış kısa sürer.

Bir kez aşık olur insan, sonraki duygulanmaları, ilkinin ucuna eklenir; eski sanılanı tamamlar.

Her sonsuzluk, sayılana kadar var olur.

Kelimelerimiz geçmişimizi anlatır, bizleri ele verir.

Bedenimiz, hücrelerimizin en büyük keşiflerinden oluşur.

Seçimlerimden haz alamıyorsam, haz aldıklarımı seçmeyi öğrenirim.

Eksiksiz'lerin gözüne girmek için uğraşır insanoğlu. Fakat hedefine yaklaştıkça 'eksiksiz' kavramının eksikli olduğunu fark eder.

Bilim, basamakları eksiksiz olduğundan basittir fakat sanat, var oluşu gereği ara basamakları kaybettirir; bu da onu hep karmaşık kılar.

Bütün duygular platoniktir çünkü bütün deneyimler platoniktir.

Aşk bir kez doğduğu mu ölmez, yalnız şekil değiştirir.

Kendi kendine konuşmak delilikse yazarlar zır delidir. Çünkü yazarlık iç konuşmalarını sayfalarca anlatmaktır.

Özel ve güzel sadece öznelerde var olur. Bu yüzden her insan belirli öznelere bağlanmak, bu özneler sayesinde özel ve güzel hissetmek ister.

Karşılanamamış ihtiyaçlar büyük takıntılara; büyük takıntılar, büyük başarılara ya da büyük problemlere dönüşür.

İnsanlar fikir taşıyıcılarıdır. 'Fikirlerin insanları' ölür, kendileri kalır ve bu fikirler yeni doğanların zihinlerinde evrilir.

Bir kişinin 'karakterinin oturmuş' olması, kişinin öğrenme hızının yavaşladığını ve sonuç olarak kişinin hayatının stabilleştiğini gösterir. Çünkü yüksek hızda öğrenme, kişi hangi yaşta olursa olsun, kişiye evreni daha geniş paradigmalar üzerinden okuma şansı verir.

Bir objenin veya süjenin değerini diğer örneklerine göre yeri belirler. Başka bir deyişle değerliliği tanımlayabilmek değersizliği anlamayı gerektirir.

Herkesi seven, kimseyi sevmiyordur; herkese gülen, kimseye gülmüyordur.

'Geçmiş' hatırlanırken 'şu an' ile şekillendirilir. Bu yüzden 'geçmiş' aslında hiç geçmez.

Kişinin ömrü boyunca en çok yaptığı şey, kendisini başkalarında sevmektir. 

Yalnızken normal olunmaz çünkü 'normal' kavramı çoğullukta anlam kazanır.

Doğa insanoğluna bilinmeyeni sevdirerek insanoğlunu öğrenmeye 'zorlar'.

İhtiyacı olmaya ihtiyacımız var.

Tanımlanan her aşk ölür ve de doğurur yenisini.

Beyaz sahtedir, sahtedir beyaz; gülümsemez hep güvenilir, güvenilmez her gülümseyene.